Selamlar herkese,
Geçtiğimiz hafta 23 Nisan tatilini fırsat bilip, hafta sonu ile bağlayarak eşim, çocuklar ve arkadaşlarımızla 3 günlük bir tatil planı hazırladık. Rotayı İstanbul’a 450 km uzaklıktaki Ilgaz Dağı’na çevirdik. Ilgaz Dağı’nda bulunan milli parkın içindeki Ferko Ilgaz Mountain Hotel & Resort’a gitmeden evvel rezervasyonumuzu yaptırdık ve 6 saatlik bir yolculuk ile otele vardık.
Gitmeden önce baktığımızda hava durumu 12-18 dereceleri gösteriyordu lakin gittiğimiz gün dağa kar lastiği olmayan aracımızla tırmanırken inanılmaz bir adrenalin yaşadık. Çünkü hava sıfır dereceye düşmüş, hem kar yağıyor hem yol buzlu ve sisli idi. Bahar tatili hayal ederken kar tatilinin içine düşmüştük adeta :). Ama öyle de olmadı. Hava bir kaç saat içinde ısındı ve şahane bir görüntü kapladı her yeri. Gece yağan karın hafif kaplı olduğu çam ağaçları görüntüsü eşliğinde tertemiz havayı içimize solumak inanılmaz huzur vericiydi.
Otel ise beklentimizi fazlası ile karşıladı diyebilirim. Sıcaklığı, dekorasyonu, hizmet kalitesi ve yemekleri ile benden tam puan aldı. Sabah ve akşam yemeği dahil olan yarım pansiyon konseptine sahip beş yıldızlı bir otel burası. Karma yüzme havuzu, spası, hamamı hepsi gayet yeterli. Her dönem böyle sakin midir bilmiyorum ama eşimle akşam havuzda haşemam ile rahatça yüzebildim. Açık büfesinde hem bize hem çocuklara hitap eden gayet yeterli bir menüsü var. Otelin yemekleri aşçılarının el lezzetinden mi malzeme kalitesinden mi bilemiyorum ama inanılmaz lezzetli. Tatlılarından peynirlerine kadar hepsi çok özenli. Restoranların dekorasyonu da odaları kadar başarılı, ayrıca çok şık bir lobiye de sahip. Çocukların oynayabileceği 3 ayrı türde oyun alanı da mevcut. Otelin açık alanında bir oyun parkı da bulunuyor. Ormanın içine doğru yürüyüş yapabileceğiniz şahane bir yol var. Hem yürüyüş yapıp hem de dağa hakim olacağınız bu noktalarda güzel kareler yakalayabilirsiniz. Tüm bunlar dışında yaz, kış ve bahar ayları için farklı türde aktiviteler mevcut. Biz çocuklarla yürüyüşlerle yetindik, fazla aksiyon arayışımız olmadı :).
Ilgaz’a kadar gelmişken Kastamonu ve Safranbolu’yu gezmeye de kafamıza koymuştuk. Bir günü Kastamonu’ya, diğer günü de Safranbolu’ya ayırdık. Zaten Kastamonu Ilgaz Dağı’na 30 km mesafede bulunuyor. Yarım saat süren yolculuk sonunda Kastamonu’ya varıyorsunuz. Ayrıca görülmesi gereken yerlerde birbirine çok yakın. Bu yüzden aracınızı merkezde bir yere parkederek bir çok yeri yürüyerek görebilirsiniz.
Saat Kulesi’nden Kastamonu Manzarası
Kastamonu Merkezde Gezilecek Yerler
- Kastamonu Saat Kulesi
- Kastamonu Kalesi
- Nasrullah Kadı Camii
- Kambur Köprü
- Yakup Ağa Medresesi
- Münire Sultan El Sanatları Çarşısı
Öncelikle merkezdeki Nasrulah Cami’ni, sonra caminin hemen yanındaki el sanatları çarşısını gezebilirsiniz. Çarşıdan; yöreye ait pamuklı el boyaması sofra bezlerinden, şifalı sabun çeşitlerinden ve yine yörenin meşhur şerbetli tatlısı için satılan kalıbından muhakkak almalısınız. Bu arada çarşıda uygun fiyatlı polyester ve makina boyası örtülerde var, orjinal bir örtü almak istiyorsanız dikkatli olmalısınız.
Merkezde bulunan Kambur Köprü’den yürüyerek karşıya geçip, Saat Kulesi’ne giden yol üzerinde resmi binaları ve yerel konseptte evleri görebilirsiniz. Saat Kulesi’ne geldiğinizde sizi panaromik Kastamonu manzarası karşılayacak. Yürümekten usanmam derseniz merkeze doğru geri gelip Yakup Ağa Medresesi’ne doğru yol alabilirsiniz. Yakup Ağa Külliyesi’nde çekme helva yapımını izleyebilirsiniz, çok keyifli bir deneyimdi benim için. Ayrıca hayatımın en taze ve leziz helvasını tatma ve alma şansım da oldu.
Tripadvisor’dan gezilecek diğer yerlere de bakabilirsiniz. Bizim çocuklu oluşumuz ve zaman kısıtımız olmasından dolayı tercihlerimiz buralardan yana oldu.
Kastamonu’da ne yemeli?
Instagram takipçilerime Kastamonu’da ne, nerede yenilir diye sordum ve çoğunluğun önerisi Münire Sultan Sofrası’ydı. Cami avlusunda karşılaştığımız dede bizi vazgeçirmek istese de gittik . Yine sizlerin ve restoranın önerisi ile şu lezzetleri deneyimledik;
- Etli yaprak sarma
- Banduma
- Etli ekmek
- Tirit
Etli ekmek hususunda Konya hala açık ara önde, buranınki kıymalı gözleme gibiydi. Onun dışında her şey çok çok güzeldi, fiyatlar da gayet makuldü.
Ertesi gün öğlene doğru otelden çıkışımızı yapıp 2 saat yolculuk ile Safranbolu’ya vardık. Evleri ile meşhur şirin ve sıcacık bir kasaba Safranbolu. İsmini safran çiçeğinden aldığını öğreniyoruz ve gelir gelmez meydandaki büyük Safran Çiçeği ile karşılanıyoruz.
Safranbolu’da Gezilecek Yerler
- Safranbolu Eski Çarşı
- Kaymakamın Evi Müzesi
- Kristal Teras-Tokatlı Kanyonu
- Kervan Sarayı
- Güneş Saati
- Cinci Han ve Hamamı
- Arastacılar Çarşısı
Safranbolu’da koruma altına alınan yüzlerce tarihi dokuya sahip ev var. Beyaz, kenarları kahverengi çıkıntılı ve cumbalı ahşap evlerin hepsi birbirinden güzel. Bu evlerin bir çoğundaki iç ve dış mimari özelliklerini Kaymakamlık Evi’ni gezerek tek seferde görebilirsiniz.
Safranbolu Evleri’nin tamamı bir birinin güneşini asla engellemez, evlerinin camı, diğer komşu evin camına bakmaz ve evler genelde iki veya üç kattan oluşur. Safranbolu evleri mahremiyete dayalı bir mimariye sahiptir, yani haremlik selamlıktır. Misafir odalarında kadınların erkeklere ikramda bulunabilmesi için dönme dolaplar vardır, bir taraftan yemek dolaba konulur diğer taraftan alınır. Türk misafirperveliği gereği yaklaşık her odada mutlaka tuvalet&banyo vardır. Sokaklar ve evlerin avluların taş döşeli yani arnavut kaldırımlıdır.
Safranbolu’da safrandan yapılan yüzlerce çeşit ürün var. Ben en çok kolanyasını sevdim. Çarşıdan safran otunu, tohumunu, sabununu, reçelini ve daha nicelerini bulabilirsiniz.
Ilgaz-Kastamonu-Safranbolu gezimizin tek ve nadide pişmanlık noktası tam olarak burası! Neden derseniz; Tokatlı Kanyonu’na bakan bu kristal teras tam bir hayal kırıklığı. Kristal dedikleri teras aşağıyı göremeyecek kadar çizik içinde. Zaten yüksekliği ve alanı da yetersiz. Bakım sıfır. Tüm uyarı tabelalarına rağmen üstünde zıplayan amcaya da buradan selam ederim (Zıplayıp sonra uyarınca da rüzgar yapıyor demesi de muhteşem zekasına hayran bıraktı ).
Safranbolu’da ne yemeli?
Biz Tripadvisor’da önerilen Atış Cafe’ye gittik.
- Peruhi (Mantı tarzında içinde yoğurt kurusu, üzerinden nane var)
- Kavurmalı Safran Pilavı
- Mantı
- Etli Yaprak Sarma (Yaprak da içi de şahane, şimdiye kadar yediklerinizi unutun!)
Hepsi oldukça başarılı idi ama aynı yemekler Kastamonu’da bir tık daha uygundu.
Benden şimdilik bu kadar. Yazdıklarıma ilave etmek isteyenleri yoruma bekliyorum.
Yeni gezilerde görüşmek ümidiyle…
No Comments