Hz. Peygamber bir hadisinde; ”Allah beni bir muallim olarak göndermiş bulunuyor.” / İbn Hanbel, III, 328; İbn Mâce, I, 17 . buyurmakta. Bu hadisi şerifin ve ilk vahyin ”oku” olması bizim ilk öğretmenimizin peygamberimiz olduğunu göstermez mi?
İlk öğretmenimiz talebelerine öğrettiği konuları tam hazmetmeden başka konulara geçmediği, şiddete başvurmadığı, öğrencilerin yaş ve kültür seviyelerine göre muamele ettiği, eğitim ortamında sorularla dersi destekleyip örneklendirmeler yaptığı, yazdırarak öğretme yaptığı hususları; öğretmenlerimizin eğitim hayatında uyması gereken sünnetler arasındadır.
Peygamberimizin alimlere verdiği önem ise şu hadisi şerifte oldukça açıktır; Âlimin âbide üstünlüğü, benim sizden en basitinize olan üstünlüğüm gibidir.” /Tirmizî, İlm 19
Peygamberimiz gençlere yüzmek, ok atmak, dil, hesap, tıp gibi maddi ve manevi alanlarda eğitim almayı emretmiştir. Mekteplerde belirli günlerde hanımlara eğitim vermeyi sağlamıştır. Hz. Aişe ise, eğitim alma konusunda utanmayan hanımları övmüştür. Peygamber efendimizin hanımları da kadın öğretmenlerden eğitim alıp, evlerine gelen diğer hanımlara eğitim vermiştir. Bu sisteme ise “Ezvac-ı Tahire Okulu” yani Hazreti Peygamber’in Pak Eşleri Okulu denmiştir.
Dünyada ve ülkemizde hala kız evlatlarına ilim öğrenmeyi hak görmeyenler için ise bu hadisi şerif açık ve net değil midir? Kim bir câriyeyi güzel bir şekilde eğitir, terbiye eder, sonra da azat eder ve evlendirirse onun için iki mükâfat vardır.”/Buhârî, I/33; İbn Hanbel, IV/395, 402, 414.
Peki ya günümüze 24 Kasım Öğretmenler Günü nasıl ulaştı? Eğitime maksimum seviyede önem veren Atatürk okullara ziyaretler yapar, derslere katılıp dinler ve tahtanın başına geçip ders anlatırdı. Bu yüzden Bakanlar kurulu 11.11.1928 günü aldığı kararla Atatürk’e Ulus Okullar Başöğretmenliği ünvanını verdi. Atatürk’ün Millet Mektepleri Başöğretmenliğini kabul ettiği gün 24 Kasım’dır. Atatürk öğretmenlere verdiği değeri şu sözlerle açıklamakta; “Ulusları kurtaracak olan yalnız ve ancak öğretmenlerdir,” Öğretmenler yeni nesil sizin eseriniz olacaktır .”
Atatürk’ün 100. doğum günü olan 1981 yılından bugüne kadar 24 Kasım Öğretmenler Günü olarak kutlanmaktadır.
Bir milletin milli, ahlâki ve kültürel yönden güçlü ve medeniyet bakımından kalkınmış olması öğretmenlerin üstün çalışmalarına bağlıdır. Milli birlik ve beraberliğimizin teminatı öğretmenlerdir.
Günümüzde öğretmenlere çok iş düşmekte. Gelişen ülke şartları, internet, bağımlılık yapan maddelerin yaygınlaşması gibi olumsuz etkenler çocuklarımızın gelişimini baltalayabilir. Bir çocuğun 6 yaşından itibaren annesinden çok öğretmenleri ve arkadaşlarıyla vakit geçiriyor olması öğretmenlere büyük sorumluluklar yüklüyor. Bu sebeple eğitim sisteminde öncelik iyi öğretmenler yetiştirmek olmalıdır. Ülkemizde öğretmen açığının çok fazla olmasına rağmen atanamayan öğretmenlerin olması, öğretmen adaylarının gereksiz sınavlara tabi tutulup, büyük bir yarışa zorlanması ve bu süreçte çok düşük ücretlerle sözleşmeli öğretmen olarak çalışmak zorunda kalmaları gibi örnekler mevcut durumun ne kadar vahim olduğunu göstermektedir. İnşallah bu sorunlar çözülür ve öğretmenler maddi değil manevi kaygılar ile çocuklara eğitim verebilirler.
Sünnet ile başlayan, günümüze bu şekilde gelen uygulamayı kapitalizme kurban etmemeliyiz. Tabi ki çok değerli öğretmenlerimizi bugünde sevindirmek hepimizin görevi ama maalesef gördüklerim beni hayrete düşürüyor. İlkokul sıralarındaki çocuklardan sınıf anneleri paralar toplayıp, bir de verenlerden oluşan isim listesi yapıp, aldıkları sadece maddi değeri olan(altın gibi) hediyelerle beraber öğretmene iletiyorlar. Para veremeyen öğrencinin durumunu düşünebilir misiniz?
Anlam ve önemi yukarıda açıkladığım bir güne maneviyatı yüksek hediyeler yakışmaz mı? Hediyenin sadece parayla alınması gerekmez, bazen devrik cümlelerle yazılan bir not tüm hediyelerin önüne geçecektir.
Öğretmenler günü tüm öğretmen, veli ve öğrenciler için hayırlı olsun…
No Comments