Bayram’da Kabir Ziyareti

Efendimiz (s.a.v), daha önce, cahiliyye devrinden yeni çıkan Müslümanların kabir ziyareti sebebiyle bir takım bâtıl inanç ve âdetleri hatırlamalarını ve hataya düşmelerini önlemek için yasakladığı kabir ziyaretlerini “Sizi kabirleri ziyaretten men etmiştim; artık şimdi onları ziyaret ediniz, çünkü bu size ahireti hatırlatır” hadisleriyle tavsiye ve emir buyurmuşlardır.

Kabir Ziyaretinin Faydaları 

İnsana ölümü ve ahireti hatırlatır ve ahireti için ibret almayı sağlar (Müslim, Cenâiz, 108; Tirmizî, Cenâiz, 59; İbn Mâce, Cenâiz, 47-48; Ahmed b. Hanbel, Müsned, I/145). İnsanı zühd ve takvaya yöneltir. Aşırı dünya hırsını ve haram işlemeyi engeller. Kişiyi iyilik yapmaya yöneltir (İbn Mâce, Cenâiz, 47).  Salih kişilerin kabirlerini, özellikle Hz. Peygamber (asm)’in kabrini ziyaret, ruhlara ferahlık sağlar ve yüce duyguların oluşmasına yardım eder. Hz. Peygamber’in ve Allah’ın veli kullarının kabirlerini ziyaret için yolculuğa çıkmak menduptur. Bir hadis-i şerifte şöyle buyurulmuştur:

“Kim, beni öldükten sonra ziyaret ederse, sanki hayatımda iken ziyaret etmiş gibi olur.”(Mansur Ali Nasif, et- Tâc, el-Câmiu’l-Usûl, II/190).

Ziyaretin Ölüye Faydası

Özellikle anne, baba diğer akraba ve dostların kabirleri, ruhları için Allah’a dua ve istiğfar etmek amacıyla ziyaret edilir. Ölüler adına yapılan hayır ve hasenâtın sevabının onlara ulaşacağı sahih hadis ile sabittir.

Kabir Ziyareti Nasıl Yapılmalıdır?

Ziyaret için kabristana giden kimse, önce mezarlığın girişinde kabir halkına gizlice selâm verir:  اَلسَّلامُ عَلَيْكُمْ دَارَ قَوْمٍ مُؤْمِنينَ وَاِنَّا اِنْ شَاءَ اللّهُ بِكُمْ لاَ حِقُونَ  der. Mezardaki ölüye ziyaretçinin verdiği selâmı ölü alır ve ziyaretçinin mezarının başında oturmasıyla ölü ünsiyyet edip memnun olur. Hadîs-i şerîfte şöyle buyurulmaktadır:

“Herhangi bir kişi, sağlığında tanıyıp bildiği bir kişinin mezarının yanından geçer de ona selâm verirse, mezar sâhibi onu tanır ve sevinçle selâmını alıp iade eder…” Bu şekilde selâm verildikten sonra, ziyaret edilecek kabre doğru ilerlenir. Ziyaret edilecek merhumun kabrine ayak ucu tarafından yaklaşılır. Yüzüne veya kıbleye müteveccihen ayakta durulur veya oturulur. Kabrin başında, Yâsîn-i şerîfi, 10 defa İhlâs sûresini, yahut da bildiği âyet ve sûreleri okumak câiz ve münasiptir. Okunan âyetler, yapılan tevbe ve istiğfarlar hem ziyaret edilen merhuma, hem de kabir komşusu diğer mü`minlere hediye edilir. Bu şekilde hediye etmekle sevab azalmaz.

Ziyaret esnasında dikkat edilecek bir husus da, mezarları çiğnememektir. Mezar çiğnemek mekruhtur. Mecbur kalınmadıkça mezarların üstüne basılmaz, toprakları çiğnenmez. Şayet geçip gitmek için başka yol yoksa, merhuma Kur`an ve duâlar okunarak basılıp geçilir. Hadîs-i şerîfte ateş üzerine basmanın, mezar üzerine basmaktan hayırlı olacağına işaret olunmuştur. Kabir üzerindeki yeşillikler hiçbir surette yolunmaz, bil`akis çiçekler dikilir, ağaçların kurumaması te`min edilir. Kuruyan ağaçlar ise kesilebilir. Yeşil ağaçları kesmek kat`î surette mekruhtur. Kabirleri perşembe, yahut cuma, yahut da haftanın veya ayın muayyen günlerinde ziyaret etmelidir. Hele bayramlarda ziyaret, asla ihmâl edilmemelidir. Muayyen günde kabir ziyaretine gitme imkânı bulamayan kimse, bu hediyeyi bulunduğu yerden de yapabilir. Geçmişleri için Yâsinler okur, hayırlar yapar, bulunduğu her yerden de mânevî hediyeler ve dualar gönderebilir. Yeter ki meşgul olduğu dünyevî mevzulara iyice dalıp geçmişini unutup geleceğini de hatırlamaz hâle gelmesin, günün birinde kendisinin de aynı âkıbete dûçâr olacağı gerçeğini unutmasın… Ölü namına iyilik yapmak, sadakalar dağıtmak da câizdir. Ölü kendi adına yapılan iyiliklerden memnun ve müstefîd olur.

Kabir Ziyaretinde Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar

Ne gariptir ki bâzı kimseler her türlü hayır ve hasenattan mahrum kalmış ölüleri ziyaret ederken, onlara yardım niyetiyle değil, onlardan yardım görme maksadıyla ziyarete gider, ölüden menfaat ve medet bekler. Gerçi evliya kabirlerini ziyaret ve hürmet, İslâmî bir gelenek hâlini almıştır. Ancak bu ziyaret, sırf Cenâb-ı Hak hesabına, o kabir sahibi Allah`ın makbul bir kulu olduğuna binaen âhirette şefâatçı olması temennisiyle yapılmalıdır. Ancak böyle olursa türbe ziyâreti câiz ve meşrû olur. Yoksa o kabir ve türbe sâhibini kendi kendine medet verecek bir kudret ve tasarruf sahibi olarak düşünüp âmiyane ve câhilâne takdis etmek, mezar ve türbelerine çul çabut bağlamak, mum yakmak, taşına toprağına yüz sürmek, sadece mânasız ve lüzumsuz değil, aynı zamanda şirke benzeyen haram bir tutum ve davranış mahiyeti de arzeder. Hadîslerde bu cahilce anlayışlar men`edilmiştir.

 

 

No Comments

Leave a Comment