Osmanlı Devleti’nin yetiştirdiği en önemli isimlerden biri olan Mimar Sinan, dünya çapında tanınmış bir mimar ve inşaat mühendisidir. Osmanlı Devleti’nin ihtişamını, gücünü ve büyüklüğünü eserlerine yansıtan, aynı zamanda eserlerinde kullandığı tekniklerle adından söz ettiren Mimar Sinan’ın İstanbul’da hangi camileri yaptığını biliyor musunuz?
Koca Mimâr Sinân Âğâ ve Abdulmennan oğlu Sinan olarak da bilinen, nam-ı diğer Mimar Sinan, 99 yıllık ömründe camiler başta olmak üzere; külliye, imarethane, sübyan mektebi, yol, hamam, saray, kervansaray, darüşşifa ve medrese gibi birçok eser yaptı. İnşa ettiği yapıtların neredeyse hepsi birbirinden farklıydı, zekâsını ve estetik duygusunu birleştiren Mimar Sinan’ın belki de en önemli özelliği buydu; diğer tüm yapıları büyük dikkatle inceler, fakat hiçbir zaman diğerini taklit etmezdi.
İstanbul’u İstanbul yapan şaheser yapıların büyük ustası Mimar Sinan, 1538 yılında Hassa Baş Mimarı olmuştur ve bu görevi Kanuni Sultan Süleyman, II. Selim ve III. Murat zamanında 50 yıl süre ile yapmıştır. 50 yıllık baş mimarlık görevi boyunca da, 92 camii, 52 mescit, 57 medrese, 7 darül-kurra, 22 türbe, 17 imaret, 3 darüşşifa (hastane), 5 su yolu, 8 köprü, 20 kervansaray, 36 saray, 8 mahzen ve 48 de hamam olmak üzere 375 eser vermiştir.
Mimar Sinan’ın İstanbul’da Yaptığı ve Hikâyeleri İle Dikkat Çeken Camileri
- Süleymaniye Camii
Süleymaniye Camii, Kanuni Sultan Süleyman adına 1551-1558 yılları arasında inşa edilmiştir. Süleymaniye Külliyesi’nin bir parçası olarak inşa edilen cami, Mimar Sinan’ın kalfalık devri eseri olarak nitelendirilir. Medrese, kütüphane, hastane, hamam, imaret, hazire ve dükkânlardan oluşur.
Bir rivayete göre caminin inşası esnasında, usta mimar camide nargile içiyor diyerek padişaha şikâyet edilmiş. İnşaatın beklenildiğinden uzun sürmesi ve çalışmayıp keyif yaptığına dair şikâyetler üzerine padişah camiye gider ve gerçekten nargile içen Mimar Sinan ile karşılaşır. Padişah bu duruma çok kızar ama usta mimarın açıklaması çok manidardır. Akustik çalışma yapmak için tütünsüz nargile yakmış ve suyun fokurtusunun nasıl yankılandığını test ediyordur.
Tarihte aydınlatılması kandillerle sağlanan caminin üstün mimari özellikle hazırlanmış bir de is odası bulunmaktadır. Zira tarihin en iyi hattatlarının elinden çıkan eserlerin duvarlarını süslediği bu caminin is tutmadan bu günlere ulaşması da müthiş bir zekânın ürünü. Üstelik o dönemin en iyi mürekkebi de bu is odasında elde edilmiş.
1588’de İstanbul’da vefat eden Mimar Sinan’ın ölümünden bir müddet önce kendi yaptığı, altı sütundan oluşan, üstü kapalı, kenarları açık, beyaz taşlı, sade yapıdaki türbesi Süleymaniye Külliyesi’ndeki Haliç Duvarı’nın önünde bulunmaktadır. Kanuni Sultan Süleyman ve eşi Hürrem Sultan’ın türbeleri de yine burada bulunmaktadır.
Tarihi yarımada da bulunan Süleymaniye Cami, Kapalı Çarşı’ya, İstanbul Üniversitesi’ne yakınlığı, etrafında onlarca Haliç manzaralı restoran ve kafe bulunması sebebi ile hem ibadet için hem turistik sebeple yoğun ziyaretçi almaktadır. Avlunun hemen dışında bulunan ve tıklım tıklım dolan kuru fasulyecileri, 1 Tl’ye çay içebileceğiniz çay ocakları ile gerçek İstanbul’u soluyabileceğiniz bir yer.
- Mihrimah Sultan Cami (Edirnekapı ve Üsküdar)
Mihrimah Sultan Cami Üsküdar
Mihrimah Sultan CamiEdirnekapı
Kanun-i Sultan Süleyman’ın kızı Mihrimah Sultan 17 yaşına geldiğinde iki kişi onunla evlenmek ister. Biri Diyarbakır Valisi Rüstem Paşa, diğeri ise Mimar Sinan’dır. Mimar Sinan elli yaşında ve evlidir. Sultan Süleyman kızını Rüstem Paşa ile evlendirir. Mimar Sinan ise sevdiğine kavuşamamıştır ama aşkını sanatına yansıtır ve sarayın onayı ile 1540 yılında Üsküdar’a Mihrimah Sultan Cami’nin temelini atar ve 48’de de camiyi tamamlar. Eserine, adeta etekleri yerleri süpüren bir kadının dış çizgilerini verir. Sonraki yıllarda da padişah fermanı olmaksızın, ıssız ve kimselerin uğramadığı İstanbul’un en yüksek tepelerinden biri olan Edirnekapı’ya küçücük bir cami daha yapar. Minaresi 38 metre uzunluğunda ve incecik kubbesi olan, 161 pencereli bu yapının sarkıtları, minare kenarındaki işlemeleri adeta Mihrimah Sultan’ın saçlarını anımsatır. Aşka adanmış bu iki eser için de bir tavsiyesi de oluyor Koca Sinan’ın: ‘’21 Mart gecesi gidin ve bu iki camiyi aynı anda görebileceğiniz bir yer seçin.‘’ Gece ile gündüzün eşit olduğu 21 Mart gecesi aynı zamanda Mihrimah Sultan’ın doğum günüdür. Edirnekapı Cami’nin tek minaresinin ardından kıpkırmızı güneş batarken Üsküdar’daki camiden ay doğar.’’ Farsça’da Mihr ü Mah güneş ve ay anlamına gelmektedir.
Bu aşkın sadece bir hikayeden ibaret olduğu, tarihte böyle bir bilgiye rastlanılmadığı söylense de güneş ve ayın doğma ve batma durumunun ‘’Mihr ü Mah’’ ismi ile bütünleşmesi, Sultan’ın Nisan ve Mayıs aylarında Bayezid yangın kulesinden İskele Cami’sine doğru baktığında; sabah gündoğumunda İskele Camii’nin iki minaresi arasından güneşin doğuşu ve akşam gün batımında ise ayın doğuşunu izleyebilmesi büyük bir mimari başarının ve üstün zekanın sonucudur.
- Kılıç Ali Paşa Camii
16. yüzyılın Kaptanı Deryası Kılıç Ali Paşa kendi adına bir cami yaptırmak ister. Dönemin sultanı 3. Murat’a izin için gider lakin padişah ona; ‘’sana karalar değil denizler yaraşır’’ der ve Mimar Sinan denizi doldurarak bu camiyi inşa eder. İnşa esnasında, İnebahtı Harbi’nden İspanya‘ya dönerken bindiği kadırga Osmanlı donanması tarafından kuşatılan, o dönem asker olan ve esir düşen Don Kişot’un yazarı Cervantes amelelik yapmıştır. Ünlü İspanyol yazar birkaç sene İstanbul’da kaldıktan sonra azat edilip İspanya’ya dönmüştür.
Mimar Sinan’ın denizin üstüne o koca camiyi nasıl temellendirdiği hala merak konusudur. Kılıç Ali Paşa Cami Beyoğlu Tophane’de bulunuyor. Giriş kapısı yoğun trafik olan caddeye bakmasına rağmen içi huzur dolu avlusuyla hemen deniz kıyısında ziyaretçilerini beklemektedir.
- Şemsi Paşa Cami (Kuşkonmaz Cami)
Titizliği ile tanınan Şemsi Paşa tarafından Mimar Sinan’a yaptırılan bu camiye Kuşkonmaz Cami denmesinin özel bir sebebi var. Rivayete göre; Sokullu Mehmet Paşa ile Şemsi Paşa aralarında sürekli tatlı tatlı atışırlarmış ve Mehmet Paşa’nın yaptırdığı cami için Şemsi paşa, ‘’bak senin camine kuşlar pisletiyor’’ demiştir. İleriki dönemde kendisi de cami yaptırmaya karar verince Mimar Sinan’a giderek ‘’üzerinde kuşların uçmayacağı bir cami’’ yapmasını talep etmiştir. Mimar Sinan, bu caminin üzerine kuşların konmaması ve pislememesi için kuzey ve güney rüzgarlarının etkili olduğu, dalgaların kıyıya vurarak kuşların rahatsız olacağını düşündüğü bir noktaya inşa etmiş. İçinde türbe, külliye ve kütüphane gibi bölümlerin olduğu cami, bu nedenle halk arasında “Kuşkonmaz Camii” olarak anılıyor.
Bir diğer rivayette Şemsi Paşa’nın helal parasına haram para kattığı için kuş konmadığı yönündedir. Lakin tüm bu rivayetlerin aksine bir durum vardır ki o da Osmanlı geleneği olan camilere kuş yuvası yapılması bu camide de uygulanmıştır.
- Atik Valide Cami
Atik Valide Cami; Hürrem Sultan’ın oğlu 2. Selim için seçtiği eşi ve 3. Murat’ın annesi Afife Nur Banu Valide Sultan tarafından Mimar Sinan’a yaptırılmıştır. Muhteşem Yüzyıl dizisinde Merve Boloğur’un canlandırmasıyla gündeme gelen Nur Banu Valide Sultan’ın saraya gelişi tarihte farklı şekillerde rivayet edilse de herkesin onunla ilgili ortak kanaati; iffetli, yardımsever ve güzellik abidesi bir sultan olduğu yönünde.
Üsküdar Toptaş’ında bulunan külliye Mimar Sinan’ın son eseridir. Atik Valide Külliyesi, geçmişten bugüne medrese, Kışla, Bimarhane ve Hapishane başta olmak üzere pek çok kuruma ev sahipliği yapmıştır. İçerisinde Osmanlı medrese sisteminin en yüksek aşaması Darülhadis, Kur’an okumanın öğretildiği medrese bölümü Darülkurra, hastane olarak kullanılan Darüşşifa, yoksullara yardım amacıyla oluşturulan İmarethane, yoksulluların barındığı Tabhane ve Aşhane gibi birçok birimi barındırıyordu.
Üsküdar’da adeta gizlenmiş bir şekilde konuşlanmış, Osmanlı tarihinde çok şeye tanıklık etmiş bu külliyeyi muhakkak ziyaret etmeli birbirine açılan sokak şeklindeki yollarında yürümelisiniz.
No Comments