Merhebalar, Hacer nerden çıktı köşk gezisi dediğinizi duyar gibiyim. Geçtiğimiz günlerde Genç İHH‘nın Bağlarbaşı Kongre ve Kültür Merkezi‘nde çok sevdiğim tarihçi Talha Uğurluel‘i konuk olarak davet ettiği organizasyona eşimle gitme fırsatı buldum. Müslüman Önderler konu başlığı olan konferansta Talha Bey Sultan II. Abdulhamid Han‘ı bilmediğimiz yanları ile anlatınca onun konakladığı yerlere gitme hevesi sardı bizi. Bizde ilk fırsatta Yıldız Şale Köşkü‘ne oğlum, eşim ile bir ziyaret yapmaya karar verdik ve geçtiğimiz cumartesi karla kaplı İstanbul’da küçük bir yolculuk ile köşke vardık. Üstün güvenlik önlemleri arkasından rehber eşliğinde sadece 5’er TL ödeyerek köşkü gezdik.
Öncelikle Talha Hoca‘dan öğrendiğim bilgileri sizlere yanlış aktarmamak adına Milli Saraylar sitesinden aldığım bilgileri paylaşmak isterim;
III. Selim’in, annesi Mihrişah Valide Sultan için “Yıldız” adıyla yaptırdığı köşkten dolayı bu ad ile anılmaya başlanmıştır. Sultan II. Mahmud (1808-1839), Sultan Abdülmecid (1839-1861) ve Sultan Abdülaziz (1861-1876) dönemlerinde eklenen köşk ve kasırlarla gelişen buradaki yapılar topluluğu; Sultan II. Abdülhamid (1876-1909) döneminde yapılan binalarla Yıldız Sarayı adını alarak, İmparatorluğun Eski Saray, Topkapı Sarayı ve Dolmabahçe Sarayı’ndan sonra dördüncü yönetim merkezi olmuştur. Yıldız Sarayı’nın bir parçası olan ve adını Fransızca “dağ evi” anlamına gelen “chalet” sözcüğünden alan Şale Köşkü, 19. yüzyıl Osmanlı mimarlığının en ilgi çekici yapılarından biridir. Köşk yüksek duvarlarla çevrili bir bahçe içinde ve farklı tarihlerde birbirine bitişik olarak yapılan üç yapıdan oluşmaktadır. Köşkün birinci bölümü 1880’de yapılmıştır. 1889 yılında Sarkis Balyan’a yaptırılan ek bina ile köşk genişletilerek oda ve salonlar eklenmiştir. Merasim Köşkü adıyla tanınan ve İtalyan Mimar D’Aranco’nun yaptığı üçüncü bölümün ise, 1898 yıllarında tamamlandığı bilinmektedir. Son iki bölüm, Alman İmparatoru II. Wilhelm’in İstanbul’a gelişlerinde konaklaması için yapılmıştır ve bu özelliğiyle Şale, Yıldız Sarayı yapılar grubu içinde bir “devlet konukevi” niteliği taşımaktadır. Köşk, bodrumuyla birlikte üç katlı, ahşap ve kâgir olarak yapılmıştır. Osmanlı konut geleneğinin, yapıları Harem ve Selamlık olarak düzenleyen bölümlemesi bu yapıda görülmemektedir. Dış dünyaya yedi kapıyla ve ahşap panjurlu pencerelerle açılan Şale’nin katları arasındaki bağlantıyı biri mermer, ikisi ahşap zarif merdivenler sağlamaktadır. Yapının en dikkat çekici mekânı, zemini duvardan duvara yaklaşık 406 m2lik tek parça Hereke halısıyla kaplı, tavanı altın yaldızlı panolarla süslenmiş, görkemli Tören Salonu’dur. Bu salonda, Sultan II. Abdülhamid döneminde muayede törenlerinin de yapıldığı bilinmektedir. Çırağan Sarayı’ndan getirilmiş sedef kakmalı kapılarından ötürü “Sedefli Salon” olarak da bilinen yemek salonunun mobilyaları, Sultan II. Abdülhamid tarafından Yıldız Sarayı bünyesindeki Tamirhâne-i Hümâyûn’da yapılmıştır. Osmanlı beğenisini yansıtan yemek salonu dışında, köşkün tefrişinde Avrupa beğenisi egemendir. Şale’nin dekorasyonunda dikkat çeken unsurlardan biri de, büyük boyutlu İsveç yapımı Rörstrand çini sobalarıdır. Yıldız Sarayı’nı oluşturan yapılar grubu içinde Istabl-ı Âmire-i Ferhân olarak anılan has ahırların bir bölümünde ve manej binaları restorasyonları tamamlanarak yeniden işlevlendirilmiştir. Yapılardan birinde Klasik Türk Sanatları Merkezi yer almaktadır. Manej binası ise yapılan başvurular ve verilen izinler çerçevesinde kongre ve seminerlere tahsis edilebilen bir konferans salonu haline getirilmiştir.
Benimde en çok dikkatimi çekenlerin başında Alman Kralı II. Wilhelm’ın kaldığı odanın hem deniz hem bahçe manzaralı olması oldu. Çünkü köşkte iki taraf bakan tek oda bu. Ecdadımızın misafirlerimine verdiği önemi buradan anlamak mümkün. Bunun dışında Osmanlı mimarisindeki nizamdan dolayı köşkte açılmasa bile simetrinin bozulmaması için karşılıklı yapılan kapılar oldukça ihtişamlı idi.
Alman Kralı II. Wilhelm’ın Kaldığı Oda
Törenlerin yapıldığı odadaki devasa el örmesi Hereke halısı da tüm güzelliği ile bizi karşıladı. Zamanında halının köşke sokulabilmesi için duvarın kırılarak içeri alındığı bilgisi de beni oldukça etkiledi. Bayram kutlamalarının yapıldığı bu salon hakkında rehberimiz anlattıkça biz hayallere dalıp o günlere gittik desek abartmış olmayız. Sünnet merasimleri, yemek davetleri… Bir sürü yaşanmışlık…
Tören Salonu
Osmanlı padişahlarının her biri özel eğitimlerden geçmiş olmasından mütevellit bizi şaşırtan detaylarda olmadı değil. II. Abdulhamit Han’ın müziğe olan ilgisi bu salonda bulunan piyanodan belli oluyor.
Köşkün Üst Katı
II. Abdulhamit Han’ın diğer padişahlardan farklı olarak neden Dolmabahçe’de kalmadığını Talha Hoca güvenlik olarak açıklamıştı ve rehberimizde bu bilgiyi vurguladı. Bu köşke yakın noktada bulunan Yıldız Sarayı’nda daha çok vakit geçirmiş. Lokasyon olarak da manzara olarak da çok çok güzel. Tabi o zamanlar şehrin en boş dönemleri ve buralarda avcılık da yapan bir padişahtan söz ediyoruz.
Soba ve Lavobalardaki İnce Detaylar
Üst Katta Bulunan Banyo
Şale Köşkü’nde Cumhuriyet döneminde Mustafa Kemal Atatürk’ün kaldığını da öğrendik. Yıldız Sarayı’nı da gezmek istedik ama Cumhurbaşkanı Recep tayyip Erdoğan şu anda kullandığı için sadece müze kısmını gezebildik.
Rehberimiz bir ayna selfiesi çekebilirsiniz deyince ♥
Atmosferi kelimelerle anlatmak gerçekten yersiz bir çaba. Tek yapmak istediğim mutlaka çocuklarınızla gidip, görüp ve bolca okumanızı tavsiye etmek. ♥
İLETİŞİM BİLGİLERİ
Adres :Yıldız Parkı İçi Beşiktaş 34349
Tel: (0212) 259 45 70
No Comments